22 Mayıs

Sabah uyanıp sağımı solumu biraz esnetiyorum. Ellerim kıştakinden daha iyi, hafif bir uyşukluk var o da bir kaç hareketle çabucak geçiyor. Geniz akıntım var ama burnum açık diye seviniyorum. Bol bol su içmeli. Bu sene alerji mevsiminde en çok gözlerim fena. Kaşınıyor, yanıyor, sulanıyor...Göz damlası bile pek işe yaramıyor...

Kahvaltıdan sonra çabucak evi süpürüyorum. Yağmur dualarım kabul olacak gibi. Hava kapalı. Matımı serip zoomda yoga dersine giriyorum. Sabah on birde ders olsun diye ısrar eden arkadaş bir aydır derslere katılmıyor. On bir  çok zor ve günü bölen bir saat. Önce bunu konuşuyoruz. Saati değiştirelim diyoruz. Ders başlıyor, zor ama keyifli.Dersten sonra hemen üzerimi değiştirip Bilge' yle dışarı çıkıyoruz. Maskelerimiz, güneş gözlükleri miz, çantalarımızda şemsiyelerimiz ve ince birer hırka...
Biraz uzak büyük bir markete gidelim diyoruz. Taksiyle gidip, yokuş aşağı yürüyerek döneriz . Taksici mesafenin kısa olmasına bozuluyor sanırım, deli gibi kullanıyor arabayı. Taksimetrede yazan rakamdan fazlasını veriyorum.Ama rahatsız edici yolculuk, sinirlerimi bozuyor Durağı arasam mı diyorum, Bilge boşver diyor, ne gerek var, keyifimizi kaçırmayalım. Hava o kadar soğumuş ki, markete girerken, hırkaları giyiyoruz. Market kalabalık... Alış verişimizi tamamlayıp dışarı çıkıyoruz. Yer gök birbirine girmiş. Yağmur yağıyor ve ters bir rüzgar esiyior. Etrafta taksi falan bulmak imkansız. Güç bela şemsiyelerimizi açıyoruz.Eve kadar koşturmaya başlıyoruz.
Bir taraftan da gülüyoruz al sana yağmur diye...Şemsiyelerin defalarca ters dönmesine rağmen kırlılmaması şaşırtıcı.Güneş gözlüklerimiz ıslanıyor, maskelerimiz ayakta...
Eve geldiğimizde, gök gürültüsünden tırsmış bir Efes karşılıyor bizi. Hemen duşa giriyorum ancak böyle ısınıyorum.
Bilge salona geçmiş, battaniyenin altında abur cubur yiyip, dizi izliyor.
Etrafa bakıyorum, dünyanın en nankör işinin ev işleri olduğunu bir kez daha acı içinde kabulleniyorum...
Mesela resim yapmak için de nankör derler, azıcık ara ver hemen elin bozulur, ta başa dönersin...
Okuduğun kitabı unutursun, çok beğendiğin romanda ki kahramanın adını...
En sevdiğin, günlerce diline dolanan şarkının nakaratı dışında ki sözleri bir süre sonra bir birine karışır, şaşarsın...

Evet en gücüme giden ev işlerinin bu büyük nankörlüğünü düşünerek, aldıklarımı yerleştirdim, ortalığı toparladım, yemek yaptım, bulaşık makinesini boşalttım, son anda çamaşırları hatırlayıp, onları serdim...

Tam uzandım, Koca işlerinin uzadığını haber verdi. Efes' i çıkarttım, sokakta dolanıp geliriz diye çok sıkı giyinmemiştim. Çekiştire çekiştire parka gittik. Eve dönerken elim ayağım buz tutmuştu...

Erkenden yattım, uyumuş kalmışım...

Yorumlar

  1. İyi Bayramlar, en güzel bayram mesajlarını okumak ve değerli yorumlarınızı almak üzere sizi blogummda görmekten mutluluk duyacağım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder