BİLGE' NİN HALLERİ

Aslında kare kare Bilge' nin hallerini yakalayıp, fotoğraflamak isterdim. Ama kendisi sabah sabah, pek bir keyifli, pek bir fotomodel edasındaydı. Güya şaşırmış, üzülmüş, korkmuş, kızmış ve neşeli Bilge olacaktı. Ama her pozdan sonra bastık kahkahayı. Pazartesi sabah ne alaka zaman buldunuz diye düşünürseniz, bu faaliyeti baba hazırlanırken yaptık. Biz Bilge'yle kıkırdarken, traş olup banyodan çıkan Kocaya "sen pijamalarınla mı geleceksin ? yok artııııık" diyen Bilge, üzerine aceleyle geçirdiği kazağını da beğenmeyip, kocaya değiştirtme becerisini gösterdi :)
Cumartesi günü evde geçti. Bilge' yle mutfakta vakit geçirdik. Yeni bir poğaça tarifi denedik. Güzel oldu. Yanına portakal suyu sıkıp afiyetle yedik. Yeni filmler almıştık. Onları seyrettik. Çamaşır yıkama dışında, pek bir ev işi faaliyetinde bulunmadım. Pazar günü tembellik furyamıza koca da katıldı. Bilge' yle hoplaya zıplaya, kudurdular. Cumartesi ve pazar sabahları en keyif aldığım şey, gazete okumak. Enlemesine boylamasına, her köşesine ve satırına kadar. Yanında sıcak çayımla. Ardından kitap okudum, film seyrettim,Kocanın patlattığı mısır eşliğinde. Alışverişe ben gittim. Bilge' ye ördüğüm, kolları kısa gelen kazağın kollarını uzattım. Ne sinir birşey, örülmüş şeyi sök, tekrar ör. Bir daha ki sefer hep not edeceğim sayıları. Artık kalmıyor kafamda. Bugün ofisi toparlıyorum. Yeni dükkan sahibiyle kontrat imzalayacağız. Ardından bir sürü ayrıntıyı halletmemiz gerek. Hedefim hafta sonunda yerleşmiş olmak. Umarım halledebilirim. Sabah erken uyandım 6,30 sularıydı. Televizyonda dünden kalma sabah haberlerini seyrettim.Dehşetle, tüm yurtta olan olayları seyrettim. Hiç bir zaman milliyetçi bir insan olmadım. Kastettiğim siyasi düşünce bazında. Elbetteki ülkemi seviyorum, ülkem en iyi yerlerde olsun istiyorum ve bu ülke için bir evlat yetiştiriyorum. Hayat duruşum olarak, hümanist bir insan olmaya gayret ettim. Bir çok kürt arkadaşım, komşum oldu. Hayatımın hiç bir döneminde "kürt" kelimesini duyunca tüylerim diken diken olmamıştı, ta ki bugüne kadar. Hükümetin tutumu, son yaşananlar artık öyle saçma sapan ki, benimle birlikte birçok insanı da dehşete düşürüyor. Geçmişten bugüne doğudaki insanlarımıza eşit olanakların, özellikle de eğitimin verilemeyişi elbette ki büyük hata. Ama küçücük çocukların ellerinde taşlarla polise, sağa sola saldırmasına müsade ederek, hatta teşvik ederek, ortalığı savaş alanına çevirmek, nasıl bir arayıştır, anlam veremiyorum. Yıllar evvel (10 sene kadar önce) bir otel inşaatı şantiyesinde çalışırken koca, yaşadığı bir anıyı anlattı bu sabah. "Öğle paydosu verilince doğulu amelelerden birisi, küreği yüklendi omzuna istiklal marşını mırıldanarak, yemekhaneye gitti. Ben de bu ülke kolay kolay bölünmez diye aklımdan geçirmiştim. Şu gelinen noktaya bak" dedi.. Bu insanlara ne oldu peki, nerdeler şimdi. Bizler onları bu kadar mı sahipsiz bıraktık da onlar kendilerini farklı bir halk olarak görüp, ortak bir tarihimiz yokmuş gibi düşünmeye başladılar. Terörist örgüt o zaman da vardı. Ama çoğu kürt vatandaş onları kendilerinden kabul etmiyordu. Bayramda yeni tanıştığım biriyle sohbet ederken "Adana' dan ilerisi yok bizim için" lafını Türklüğüyle övünen birinin ağzından duydum. Nasıl bu kadar kolayca telaffuz edebildiğine inanamadım. Gelecek korkutmaya başladı beni, eskiden de korkutuyordu ama bu kadar gözümün içine sokularak değil...

Yorumlar