05 Haziran

Her sabah ofise gelirken okuduğum kitapları, tableti, ajandaları, çizim defterini falan koyduğum bez çanta iyice ağırlaşmaya başlayınca, kitaplardan birine veda vaktinin geldiğini anlıyorum. Hafta sonu Meltem Gürle' nin Kırmızı Kazak kitabıyla istemeye istemeye vedalaştım. Uzun zamandır okuduğum en iyi kitaplardandı, bitince kitaplığa kaldırmadım, elimin altında olsun diye koydum bir kenara. Uzunca bir okuma listesi ve tekrar okunacaklar listesi ve sıcacık duygular bıraktı bende .   Bana kitap soran sormayan herkese mutlaka oku ısrarcılığını görev edinmiş olabilirim:))

Koca  Efes' i sabah gezmesinden getirirken parktan üç beş dal iğdeyle geldi . Ah ben bir sevin, tüm hafta sonu balkonun camlarını kapatıp ,iğde kokusuyla ısındım. Sahiden balkon evden daha sıcak:( 

Deli yağmurlarla, ıslak ite dönüyoruz her yürüyüş sonrası. Efes' te sevimli dursa da, ben oldukça sevimsiz hissediyorum. Üstelik hep romantik yağar usul usul dediğim Ankara yağmuru; romantizmi bıraktı bir kenara, pek bir haşin yağıyor bu ara:( Yokuş ortasındaki evimden sel suyuna dönüşen yağmurun, nerede duracağını içim cız ederek izliyorum. Yağmurdan bile ödümüz kopar oldu. 

Bir hafta evvel tıkanıp duran burnum için peynir mi-sümük mü seçimimi yapıp, laktozu bıraktım. Hala burnum tıkalı ama önceki tıkanma hissi yok. Tak diye tıkanmıyor, antihistemik kullanmıyorum. Laktozsuz yaşamaya devam edeceğim ama kalsiyum sorun olacak mı onu bir araştırmak gerekecek. 

Sabah yazmayınca böyle darma duman oluyorum, iyi bir hafta olsun.