3 Ocak


 Bu sabah Kendime Notları bitirdim. Yazarın ilk kitabıymış, bölümlere ayırdığı yaşamının kesitleri oldukça naif ve samimi bir dille anlatılmış. Yazar üniversitede modern drama öğretiyormuş, ne havalı değil mi:) Kitabı sevdim, su gibi de aktı.

Sabahtan yoga dersine kadar ortalığı toparladım, telefonumu uçak moduna aldım umarım wifi su koymaz diye. Derse girdim, aslında bir türlü başka alternatif bulamadığım için devam ettiğim bir ders. Dersi veren hoca sanskritçe kelimeleri çok güzel kullanıyor ama çok hiza takıntılı.  Önce takılmıyordum ama rahatsız olduğumu fark ettim. Gerçi eski hocaların bizim ekol dedikleri ekol, çoğunlukla böyle. En son bir pozu (on yıllık yoga deneyimim ve eğitimlerimde bile görmediğim bir poz) yapamadım ve hiç alternatif göstermedi hoca. O kadar şaşırttı ki bu tavır. Her zaman yardımcı malzemelerle bu şekilde yapabilirsin  ya da burada da kalabilirsin dediğimiz bir yer vardır ve olmalıdır da. Hiçbirini bulamadım. Bu da böyle bir tecrübe oldu diyerek koydum kenara.

Kulağımda kulaklıklarım, Ben okurum serisinden bir podcast dinleyerek  Efes'le akşam gezmesine çıktık. Caddenin başında trafik kazası gördüm, maddi hasarlı. Bir polis ekibi vardı, fotoğraflar falan çekiliyordu. Yaya geçidinde beklemeye başladık. Baya yaşlıca bir hanım da bize iyice yanaştı. Yanımızda bizimle yürüyerek karşıya geçmeye başladık, yolun yarısında bizi umursamayan bir araç, bize rağmen üzerimize sürüp gitti, ben de arkasından bağırınca durup başını camdan çıkarttı ve arsızca "ne var " dedi. Yaya geçidini gösterdim " bir anlamı yok mu bu çizgilerin "dedim "ne olacak"  dedi, açtım ağzımı ne kötü şeyler döküldü benden. Bastı gitti.Allahtan yanımızdaki hanım çoktan topuklamıştı. Çok da umurlarındaymış gibi trafik polislerine baktım pis pis.o kadar kızdım ki.En sevdiğim ağaçlı sokağa girdik. Efes bir ağacın başında oyalanırken yüzüme rüzgar öyle bir değdi ki, bir süre öylece kaldım.Adama kızmayı bırakıp, kendime döndüğümü fark ettim. Kapattım gözlerimi "sakin ol, sakin ol" dedim. Yürümek iyi geldi, rüzgar iyi geldi, soğuk daha da iyi geldi. Arkadaşıma denk geldim o da iyi geldi. İyi gelenlere bin şükür. Dönüşte hiç konuşmak istemediğim birisini gördüm ve Efes hızlıca beni onun yanından sürükledi, inanılmaz bir çocuk. Eve geldik, kahvemi yaptım. Yarına bıraktığım işler vardı onları hallettim. 

Birazdan Han Kang'ın Veda Etmiyorum kitabına başlayacağım. Nobel' den evvel tüm kitaplarını okudum sanıyordum, bunu atlamışım. 
Sesli kitapta bir cinayet serisine başladım.Gülce Başar 'ın Nihal Gürsoy Serisinin üçüncü kitabı Yarın Evdesin.  Sıradan bir polisiye, garip bir şekilde ilk kitabı bahçeye giderken dinledim diye ikinci kitabı nasıl seri olacak ki diye, üçüncüyü niye olduğunu bilmediğim bir sebepten dinliyorum:)) kötü değil aslında ama iyi de değil, öyle yani. 

Keyifli bir hafta sonu olsun...


Yorumlar

  1. Buraya ilk geldiğimde karşıdan karşıya geçmeye korkuyordum, ben arabaları bekliyorum onlar durup uzun uzun beni bekliyor, hatta biri kızdı bile yaya geçidinde tavşan gibi kalakalmış olmama…
    Şimdiyse Türkiye’ye geldiğimde yaya geçidinde zınk diye durunca arkadaki otolar bana düdük çalıyor, yanımdaki babam bile birkaç defa kızdı arkadan çarpacaklar diye :( Ben de çok sinirleniyorum trafikte, bir gün tabancalı biri vurmasa bizi….

    YanıtlaSil

Yorum Gönder