HAVADA BULUT
Hafta sonu aldığım kitaplardandı "Havada Bulut". Hemen başladım, hemen bitti. Takıldım birçok cümleye, aldı götürdü beni.
"Bulut suda sallanıyordu ama, hâlâ ordaydı. Görüyordum onu.Kulübeden içeriye deli gibi girdim. Anam, çamaşır teknesinden ellerini çıkarıp şaşkın şaşkın bana baktı. Ben, kulübemizin tek odasının ortasına iki elimle sıkı sıkı kavradığım kovayı bıraktım.
"Bulut anam," dedim "Bulut"
Annem aptallaşmıştı:
"Hani nerede?"
Eğilip ikimizde kovaya baktık.
Tavanın is bağlamış saclarından su simsiyah kesilmişti.Saatlerce beni susturamadılar...."
Arka kapakta Nurullah Ataç' ın şu cümleleri var " ... Bir adam Burgazadası'nda oturmuş, düşleri, anıları karışıyor birbirine, çocukluk, gençlik, yaşlılık yılları karışıyor birbirine. birtakım insanlar var hikâyelerinde, onlarda karışıyor birbirine, öyle yerler oluyor, anlatılan kişilerle, anlatan kişileri seçemiyorsunuz birbirinden..."
Yine arka kapaktan:
"haksızlıkların olmadığı bir dünya...İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Hırsızlıkların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin bol bol bulunmadığı...Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir dünya..."
Ne diyelim "amin" diyelim. Kitap güzel okumadıysanız okuyun derim. Bu arada dün duyduğumdan beri, kendimi hem kırgın, hem çok kızgın hissettiğim haberi paylaşmak istiyorum. Ankara Resim Heykel Müzesi' nden çalınan yüzlerce eser olduğu ortaya çıktı. Böyle bir şeye nasıl olur, aklıma gelen, lügatımda bulunan tüm küfürleri sayıyorum bu vicdansızlığı yapanlara. Bu nasıl sahip çıkmama, bu nasıl tedbirsizlik, bu nasıl insafsızlıktır...
"Bulut suda sallanıyordu ama, hâlâ ordaydı. Görüyordum onu.Kulübeden içeriye deli gibi girdim. Anam, çamaşır teknesinden ellerini çıkarıp şaşkın şaşkın bana baktı. Ben, kulübemizin tek odasının ortasına iki elimle sıkı sıkı kavradığım kovayı bıraktım.
"Bulut anam," dedim "Bulut"
Annem aptallaşmıştı:
"Hani nerede?"
Eğilip ikimizde kovaya baktık.
Tavanın is bağlamış saclarından su simsiyah kesilmişti.Saatlerce beni susturamadılar...."
Arka kapakta Nurullah Ataç' ın şu cümleleri var " ... Bir adam Burgazadası'nda oturmuş, düşleri, anıları karışıyor birbirine, çocukluk, gençlik, yaşlılık yılları karışıyor birbirine. birtakım insanlar var hikâyelerinde, onlarda karışıyor birbirine, öyle yerler oluyor, anlatılan kişilerle, anlatan kişileri seçemiyorsunuz birbirinden..."
Yine arka kapaktan:
"haksızlıkların olmadığı bir dünya...İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Hırsızlıkların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin bol bol bulunmadığı...Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir dünya..."
Ne diyelim "amin" diyelim. Kitap güzel okumadıysanız okuyun derim. Bu arada dün duyduğumdan beri, kendimi hem kırgın, hem çok kızgın hissettiğim haberi paylaşmak istiyorum. Ankara Resim Heykel Müzesi' nden çalınan yüzlerce eser olduğu ortaya çıktı. Böyle bir şeye nasıl olur, aklıma gelen, lügatımda bulunan tüm küfürleri sayıyorum bu vicdansızlığı yapanlara. Bu nasıl sahip çıkmama, bu nasıl tedbirsizlik, bu nasıl insafsızlıktır...
Harikaymış kitap, alıntıların çok hoşuma gitti.
YanıtlaSilDiğer konuda ise ne söyleyeceğimi bilemiyorum, bu insanlarla birlikte mi yaşıyoruz biz:(
Gerçekten çok güzel, altı çizilecek okadar çok satır var ki.
YanıtlaSilMaalesef birlikte yaşıyoruz, aynı havayı teneffüs ediyoruz ne iğrenç değil mi?