3 Kasım

 Sabah altı buçuğa doğru kalktım yataktan, ben toparlanana kadar gün hafiften aydınlandı. Efes' i Bilge' nin odasında buldum. Gerine gerine kalktı, çıktık dışarıya.Bilge söyleniyordu, yatağa sığamadık hiç uyuyamadım diye. Geceden yağmur yağmış yerlerde ıslaklığı, havada kokusu kalmış. Efes uzun uzun işerken kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Ay hala gökte, bulutlar kımıl kımıl,  griler yerlerini beyazlara bırakıp maviliği dolduruyordu. 

Ay ne güzel bakıyorum bu sabah dünyaya,  gözünü sevdiğimin parasempatik sistemi. Akşam ilk defa üç kişilik arkadaş grubuma yoga yaptırdım. Yaklaşık bir saat kadar yaptık. Çok farklı bir duygu, insanları gözlemlemek, poza sokmak, ufak düzeltmeler yapmak ve en güzeli de, ders sonunda yüzlerindeki gevşemeyi, bedenlerindeki rahatlamayı görmek. Tabi eve gelince cuppa yatak ve deliksiz bir uyku... 

Efes'le gezerken ,altmışlı yaşlarının ortalarında altında şort, üstünde montla korkak teriyerini gezdiren adama rastladık, Efes hemen onlara doğru yöneldi. Aramızda kocaman demirli site kapısı. Adamı geçenlerde görmüştüm aynı sitenin diğer tarafındaki bahçede. Köpeği kucağındaydı, yanımdaki arkadaşım hasta mı diye sorunca yok ayakları bahçede kirlenince hanım kızıyor demişti, gülmüştük çaktırmadan:) Cebinden ödül maması çıkartıp Efes' e verdi , kendi köpeğine göstere göstere. Bir taraftan da sen yemezsen başkaları yer  dedi. Teriyer tüm cesaretini toplayıp kapıya doğru geldi, Efes' le koklaştılar, kuyruklar sallanmaya başladı derken bizim ayı kocaman sesiyle havladı. Teriyerin aklı gitti, olduğu yere saldı. Adam amaaaan s...tın  ya dedi, ben Efes' i yalandan azarladım çok ayıp falan dedim, adama iyi günler dileyip oradan uzadık. Adam arkamızdan söyleniyordu hem yiyon, hem havlıyon....

Efes' e tekrarlayıp durdum adamın sözlerini, çok eğlendim eve kadar. 

Sonbahar tüm güzelliğiyle etrafta salınıyor, ne bulsam eve getirip resim yapıyorum. Hedera ve amerikan sarmaşıklarına bayılıyorum. Renklerini aktarmaya paletim yetmiyor ama olduğu kadar diyorum...