16 Mayıs


 Geçen hafta Bilge çok tedirgindi. Seçimden önceki gün evden çıkmak istemedi, ortalık güven vermiyormuş. Bu sene oy kullanamadığına hayıflandı. Seçim sabahı bizimle çıktı evden, oy kullanmamızı bekledi, yoga matı alma bahanesiyle sakin bir avm ye götürdük. Dolaştık, yemek yedik. Çocuk diken üstündeydi. Babasıyla uyanık kalabildiği kadar tv başına kilitlendi. En çok buna üzüldüm, on yedi yaşın hayal kırıklı kahretti beni. Oy kullandığım sandığın önündeki sıranın fotoğrafını gösterdim, bu insanların hiç birini tanımıyorum, yüzleri bile aşina gelmiyor. Binayı düşün yirmi küsur daire var karşı komşular , belik bir üst kattakiler dışındakileri, hele kiracıları hiç tanımıyoruz. Yani sosyal medya gibi değil, istediğimiz insanları kapı komşumuz olarak seçemiyoruz, kapımız açtığımızda keşke seçebildiğimiz insanları görebilsek, beğen butonuna ona göre basabilsek. Umut bizi insan yapan, iyimserliğimizse umudumuzu besleyen en güçlü duygularımızdan. Çok iyimser düşündük, herkes bizim gibi dedik, herkesin doğrusu bizim doğrumuz dedik ama herkes diye gördüklerimizin seçtiğimiz kalabalıklar olduğunu pek çok insan atladı. Hep diyorum her diktatörlük eninde sonunda darmadağın oluyor, tarih bunun en büyük tanığı. 

Beni çok ama çok rahatsız eden bir konuya değinmeden de duramayacağım, çok üzücü şeyler okuyorum. Bir daha yardım etmeyeceğim, şunu yapmayacağım bunu yapmayacağım diye. Etmeyin ne olur özünüze ihanet etmeyin. Deprem sabahı hepimizi derinden hissettiği çaresizlikti, kimse kimsenin ne olduğuna, nerede olduğuna, kim olduğuna bakmadı. İyilik böyle bir şey değil miydi? Verdiğiniz üç kuruşu da fark etmeden beklentiyle mi verdiniz? deprem kötüyü iyi, hırsızı dürüst, yalancıyı doğru, cahili eğitimli yapmadı. Olduğumuz yerden bakmak dünyanın en saçma yanılgısı. Evet ben de kızgın ve kırgın hissediyorum ama doğru her zaman doğrudur bunu biliyorum. En çok uğraştığım kalbimde kine ve nefrete yer açmamak. 

Pazartesi sabahı iki saatlik uykuyla erkenden uyanıp, gözümün içine bakan Efes' i dışarı çıkarttım. Sabaha karşı yağmur yağmış, otlar da neredeyse diz boyu olmuş. Efes kendini attı otların üstüne sırt üstü yattı, otlara sürdü tüm bedenin, en son derin bir nefes verip kalktı yüzüme baktı, sen de yap iyi gelecek der gibi:) Ayakkabılarımı çorabımı çıkartıp, yürüdüm otların üzerinde bir süre, kusura bakma ben de dış parazit aşısı yok kene mene gelir, bu kadar da yeterli benim için  dedim:) sahiden iyi geldi...

Yorumlar

  1. Sevdacığım, gençlerin memleketle ilgili hayal kırıklığı içimizi en çok buran konu her zaman...
    Bir de deprem bölgesi oyları ve yardımlar konusunda söylenenleri eleştirmekte yerden göğe haklısın, kızgınlıkla bile söylenecek değil düşünülecek sözler değil, çok yazık. :((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevin Ablacığım, insanların yaptığı hiçbir şey artık beni şaşırtmaz diyorum, hop inanılmaz bir mevzu önüme geliyor ne diyeyim yazık dediğin gibi çok yazık.

      Sil

Yorum Gönder