4 Mayıs

                                                       ( Görsel internetten alıntıdır)
 

Çok yoğun bir gündü, bir türlü yalnız kalamadım. Ofis hep bir kalabalıktı. Bu kalabalıklığa, okulda ders falan yok beni alsana diyerek, Bilge' de eşlik etti. Kalabalık hem zihnimi, hem bedenimi o kadar yormuştu ki, eve gidelim diye mızmızlanıp durdum akşam üzeri. 

Eve geçince Bilge hemen yoga yapalım, biraz iyi hissedelim dedi. Bu o kadar güzel bir cümle ki, o yaş aldıkça birlikte yapabileceğimiz çok az şey kaldı. Matlarımızı serdik onun odasına. Nefesle başlamayı sevmediğini biliyorum, hafiften kol ve omuz ısıtarak, esneterek başladık. Biraz daha ısınalım derken ufak tekrarlı bir kaç akış, ardından azıcık karın çalıştık. Yarım köprüdeyken kalçasının altına yerleştirdiğim bloklardan destek alıp tam köprüye geçti. İlk kez kendi başına yapmanın heyecanını ve sevincini gördüm tüm yüzünde. Kollarım güçlenmiş dedi. Başının önüne yastıklar koydum, karga pozunu denemesi için (yüz üstü düşen çok insan gördüm) ben de matıma geçip poza girdim. Altı yedi nefes kalıp, çıktım. Hala bu pozu yapabilmeme şaşırmaktan kendini almadığını gördüm. Aslansın, kaplansın tezahüratlarını kaptım havada. Yavaş yavaş soğumaya geçtik. Hafif burgularımızı yapıp, iyice uzadık. Sonra geldi savasana zamanına. Bilge' nin en sevdiği, pek çok insanın kalmakta zorlandığı, Sanskritçe ' de ölü adam pozu na. Genelde yogada bağ doku hedeflendiği için, gevşemeye ve rahatlamaya yönelik, ders sonlarında yaklaşık altı yedi dakikalık bir poz bu. Vücudun gevşemesine, kan basıncının dengelenmesine yardımcı oluyor. Öncesinde Bilge' ye üzerini giymesini söylüyorum. Başını ve omuzlarını bir yastığa yerleştiriyorum. Gözlerine lavantalı bir göz yastığı koyuyorum. İki ayağını ellerimle tutup hafifçe sallıyorum diz kapaklarının altına yerleştirdiğim yastığa yavaşça koyuyorum. Üzerine hafif bir battaniye örtüyorum.  ışığı kısıyorum ve yönergelerimi zihninde canlandırmasını, yapmak için çaba harcamamasını söylüyorum. Mata bıraktığı bedenini, nefesini ve zihnini fark etmesini söylüyorum. Ayak parmaklarını, ayak tabanlarını ayak bileklerine kadar gevşetip rahatlat. Alt bacaklarını diz kapaklarına kadar gevşet ve rahatlat. İki diz kapağının önünü ve arkasını gevşet, üst bacaklarını, kaba etlerini, kasıklarını gevşetip rahatlat. Kalçalarını, oturma kemiklerini gevşet. Karnını, göbeğini gevşetip rahatlat. Kaburgalarının arasını, göğüs kemiğini gevşet, rahatlat, bırak bulunduğun yere doğru iyice yayılsın. Tüm dikkat omuzlarında, buradaki yükü de bırak kollarından ellerine kadar gevşesin ve rahatlasın. Enseni, omurganı adım adım sırtını, belini, kalçanı bacaklarını ayaklarına kadar gevşet ve rahatlat. Şimdi ağzının içinde dilini, dişlerini gevşet bırak onlar da rahatlasın. Çeneni, dudaklarını, yanaklarını gevşet. Burnunu, kulaklarını, göz çukurlarını gevşetip rahatlat. Kaşlarını, iki kaşının arasını gevşet, alnın, tüm yüzün ve başın gevşesin, rahatlasın vücudunla birlikte bulunduğun yere doğru yayılsın ve sen tüm bu gevşemenin ve rahatlamanın keyfini sürüp tadını çıkart diyerek güzel bir şarkı açıyorum. Biz pek mantra sevmiyoruz, daha sakin ve sözsüz bir şarkı açıyorum en az beş dakika boyunca bunu dinliyor. Bu yönergeler yoga hocamdan öğrendiğim yönergeler. Çoğu hoca vücudu bu şekilde hazırlamıyor ama biz seviyoruz. Şarkı bitene kadar gerçekten tüm vücudun ağırlaştığını hissediyorsunuz. Gerçi zihin yaramaz bir çocuk gibi, yapılacaklar listesine, okuduğum kitaba, izlediğim filme gidiyor ama nefesim sakinleşiyor, vücudum mata doğru iyice bırakıyor kendini. Şarkı bittiğinde gözünden göz yastığını alıyorum, yavaşça vücudunu tekrar canlandırmak için el ve ayak parmaklarını hareket ettirmesini istiyorum. Yavaşça tüm vücudunu bir kez daha uzatmasını istiyorum. Sonra bacaklarını dizlerinden büküp elleriyle bacaklarına sarılmasını, hafifçe sallanıp istediği tarafa doğru tüm vücudunu bırakmasını, burada da biraz dinlenmesini söylüyorum. Kendisini hazır hissettiğinde , rahatsız etmeyecekse  gözleri kapalı matın ortasında buluşuyoruz, sırtı dik, rahat bir bağdaşta. Tüm vücudunu bir kez daha gözlemlemesini istiyorum. Elleri göğsünün önünde birleştirmesini (namaste) , çenesini hafifçe göğsüne indirmesini söylüyorum. Derin bir nefes almasını" bu dünyada seni ağırlayan bedenine teşekkür et. Dünyanın bir parçası olduğunu, topraktan, havadan, sudan olduğu kadar, iyiden kötüden, güzelden ve çirkinden de bir parçanın sende olduğunu fark et. Tüm bunlara rağmen hayatın bizlere sunulmuş bir armağan olduğunu unutma. İyi insanlar eşlikçin olsun" diyerek bitiriyorum. Abartısız ne kadar yorulursa yorulsun, başladığımızdan daha keyifli kalkıyor mattan. 
Niye bunları böyle uzun uzun yazdığıma gelince, yıllardır yoga hayatımda var. Bir ara kaç yaşına kadar yapabilirim diye kafa patlatmıştım ama bu düşüncenin çok saçma olduğunu fark ettim. Her beden kendine has, kafamda bir sınır çizmekse aptalca. Yoga deyince ya çok akrobatik ya da çok meditatif  tarafını düşünüyor insanlar. Bana meditatif gelen tek tarafı yukarıda savasanaya hazırlık aşaması. Sonunda tüy gibi kalkma hissi. Bir süreliğine de olsa dertlerden, tasalardan uzaklaşmak. Omurgamı, kaslarımı güçlendirmek, nefesimi dinginleştirmek. Tabi ki baş duruşu, köprü, karga, omuz duruşu yapmak, bedenin evrilişini görmek harika bir duygu ama olmak zorunda değil. Hırslarınızı bir kenara koymayı yoga size öğretiyor. 
iyi bakın kendinize.

Yorumlar

  1. Bu yazını yeni okuyorum. Yaza bize gelin Bilgeyle, bahçede yoga yaparız toprak üzerinde

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ya çok tatlısın, bu yaz bir yere gidebilmek hayal gibi görünüyor Bilge' nin son hız sınav hazırlıkları başladı:(

      Sil

Yorum Gönder