11 Mayıs

 Gece Efes yatağa gelmiş ayak ucunda yatıyordu. Genelde kıvrılıp yatar, nasıl yayıldıysa az daha yataktan düşecekken son anda yakaladım. Normalde yanımızda yatmaz ama hastalandığından beri duygusal bir tospaaa oldu:)) Sabah altı gibi dışarı çıktık, bir kaç çağla, bir iki minik  erik ve iki dal süsenle eve geldik. Koca çayı koymuştu, kahvaltı hazırlıkları, kahvaltıda Şermin Yaşar' ın Deli Tarla kitabından bir öykü ve ofisteyim. Sonunda bugün kafamı dinleyebileceğim. 

Ofiste tadilat var demiştim ya, daha bitmedi tabi. Nedendir bilinmez erkeklerin içinde elimden her iş gelir bak ne güzel yapacağım diyen garip yaratık var ya (kimse inkar etmesin pek çok erkekte gördüm bunu) işte o çıktı Koca' dan dışarı. Üçüncü günün sonunda pes etti benden bu kadar dedi. Bir de alıngan, aman olsun eline sağlık filan diyerek işin geri kalan büyük bölümünü hafta sonuna erteledik. 

Mario Vargas Llosa' nın Katedral' de Sohbet kitabını  son iki gündür elimden bırakmadım ve dün bitirdim. Kitabın yarısına kadar gerçekten zorlandım( ilk dört yüz sayfa) ama sonrası her şey yerli yerine oturdu. 1950 ' ler Peru' sunun siyasi olayları ve birbirleriyle ilişkili bir grup insanın hayatını anlatıyor. Zaman gelgitleri önce kafa karıştırsa da romanın bütününde, özellikle romandaki karakterler daha iyi nasıl anlatılırdı bilmiyorum.  Yazarın okuduğum her kitabı bambaşka bir his bırakıyor, külliyatını okuma isteğim daha da arttı:)

Bilge' nin veli toplantısı varmış, ilgisiz bir veli olmaya karar verdim, gitmeyeceğim. Zaten seneye başka bir okula gidecek. Hiç öğretmen kaprisi çekecek kafada değilim. Son toplantılarda gerçekten bu kaprisleri dinledim.  Yapıcı, yönlendirici tek kelime çıkmadı ağızlarından. 

İyi bakın kendinize...