5 Mayıs


 Sabah uyanır uyanmaz Efes' i çişe çıkartmaya başladım. Bu sabah da beş gibi uyandım kuş sesleriyle. Hala anlayamam şehrin göbeğinde, beton yığınlarının arasında ne işleri olduğunu. Belki burada yumurtadan çıkmışlardır ve tüm çirkinliğine rağmen yurt bellemişlerdir, bırakıp gidemiyorlardır. Belki de sadece kuş beyinlidrler, gitmek seçeneği akıllarına bile gelmiyordur. 

Sabahın erken saatlerinde gökyüzü şahane oluyor, uzansan dokunacakmışsın gibi. 

Efes' le arka bahçeye gectik, ağaçları budamışlar pek güzel olmuş. Ateş dikenlerinden diger agaçları hiç görmemişim. Üç tane erik ağacı saydım, üstelik minik minik erikleri var dallarında. Efes işini bitirdi, taze çimlere doğru uzandı. Ufak badem ağaçlarını da o ara gördüm. Kim dikti acaba? Apartmanda yüzünü görmediğim, bir sürü insan var aslında merak bile etmiyorum ama sahiden ağaçları kimin diktiğini merak ettim. Apartman toplantılarına gitmiyorum orada kimse gözüme iyi görünmüyor. 

Yavaştan toparlandık, uzaktan gelen köpek havlamasına bizimki de yanıt verdi. Pek iyi birsey söylüyor gibi değildi:)

Gün böyle güzel başladı.



Yorumlar