12 Aralık


 Ne güzel bir dündü:)) Uzun zamandır ertelenip duran bir buluşma için yoga dersinden sonra yola çıktım. Havanın yağmurlu olduğunu da yolda fark ettim. Yaşasın kapüşon ve şeker değilim ki eriyeyim mottosuyla Kızılay' a vardım. Bir iki dükkan gezdim, hediyelik bakayım diye. Sanırım piyasa ne yılbaşısı nefes almanız hediye oturun oturduğunuz yerde mottosuna bürünmüştü. Bildik bir mağazada, ilk defa karşılaştığım bir hanımla birbirimize dert yanıp durduk bir süre. Yüzümüzde buruk bir tebessümle ayrıldık sonunda:(

Dost'ta oyalandım biraz, hayli yaş almış bir hanım, danışma balosunda hayli genç ve tecrübesiz duran ergene Emrah Serbes kitapları nerde diye sordu. Ergen bir kaç gez sorduktan sonra önündeki ekrana yazdı ve bizde yok o dedi. Allahtan yıllardır orada çalışan bir yer gelip hanımı rafa doğru kibarca götürdü. Bende ergene doğru yaklaşıp, soyadının sonuna " t" mi koydun dedim. Kızgın bakışlarıyla yüzüme bakıp "ha? dedi, gülümseyip, kendime kaşınma diyerek telkinde bulunarak buluşma yerine geçtim. Bir bardak çay söyleyip kulaklıklarımı taktım. Defterimi çıkartıp çiziktirirken, bir taraftan da "misafir odası" podcastini dinlemeye başladım. İtiraf ediyorum ilk iki bölüme zor tahammül ettim.Aslı İnandık' ın coşkulu sesi kulağıma çok iyi gelmiyor ama Güven Murat Akpınar yok mu, onun hatırına dinlenir derken Derya Alabora ve sonraki bölümler hele babayla veda kısmı beni benden aldı. Akşam yürüyüşünde seriyi tamamladım. Fotoğrafta tam o ana ait. Su birikintisinde bulutları yakalamak, en sevdiğim... köpekte seviyor diye düşünmüştüm bir süre sonra yağmur suyunu içmeye kalkınca çok da  duygusal şeyetmemek gerek diye hatırlattım kendime. 

Sevgili Leylakdalı ve Kitapçıkedisi'yle buluştuk. Geçen sene de bu vakitler buluşmuşuz, güldük hüzünlendik. Hüzününde güzel hisler uyandırdığını fark ettim. Şu ahir ömrümde bana lale alan tek insan kitapçıkedisi, yine lalelerle geldi. Leylakdalımla bu sene çok görüşemedik ama olsun dedik, kalplerimiz bir.
Çıkışta kokina fiyatlarına sövdük ve ayrıldık.. Eve gelince, yol boyu telefonuma yağan mesajları ve işleri tamamlayıp, Efes' i çıkarttım. Ara ara yağmur yağsa da, temiz bir hava vardı. Bilge' yi dersaneden iki saat erken bırakmışlar, evci çıkan er misali coşkuyla eve geldi. Bu sabahta alacakları varmış onları sıralıyordu, keşke dün alsaydın deyince, hiç aklıma gelmedi koşa koşa eve geldim sevinçten dedi, güldük...

Akşam coşup kek yapmıştım. Sabah kahvemin yanına bir parça kaldığı için şükrettim:)

Yorumlar

  1. "Bilge'nin annesi dün' e ne ne güzel şeyler kaydetmiş. Keyifle okudum.
    "Hayli yaş almış bir hanım, hayli genç ve tecrübesiz ergen..." Sözcükler anılara yöneltir, gülümsetir bazen okuyanı. Ben de öyle yaptım.
    Kokina fiyatları da mı zamlanmış? Ben alışamadım...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder