16 Şubat

Sabah uyandığımda derin bir nefes alıp verdim. Akşam katıldığım vinyasa dersinden bir şey kalmış mı diye. Dersi veren hocanın tarzını beğeniyorum ve güçlü dersler verdiğini biliyorum ama bazen bir şey oluyor. Ders akmıyor, hareketler devam ediyor ama uyumu yakalayamıyorsun. Bazen kendi verdiğim derslerde de oluyor. Akşam da böyleydi, akmadı sanki. Nefesim yakalayamadı bir türlü akışı, böyle olduğu zamanlar bir gün sonra bir yerlerim mutlaka ağrıyor. Bugün de kürek kemiklerim, ben buradayım diyor. Olur bazen, geçer nasıl olsa...
Sabah Efes'le gezerken gördüm balkonun gerisindeki kocaman sardunya saksısını. O ne çirkin balkon camı, cam gibi bile değil...
                                                             "seyre durduk tantanayı
                                                              tutuklayıp sardunyayı
                                                             attılar dipkapalıya
                                                             ikindiyin saat beşte..."

Ağaç dallarındaki minik canlanmayı fark ettim, gözlerim daha bir açıldı. Süsenlerin yaprakları topraktan başını çıkartmış, çamların ucunda yeni iğneler, doğa uyanıyor yavaşça. Bunlara bakıp düşünürken bir arkadaşımla karşılaştım. Tomurcukları gösterdim, ayy salak bunlar daha mart var yerse karı görürüm ben bunları dedi. Çok zalim göründü gözüme. Demedim bir şey, kardan sonra da ayakta kalan pek çok filiz var doğa iklimi bizden çok daha iyi biliyor diyemedim.   Efes çekiştirdi beni biz bu taraftan gidelim dedim, yolu uzatarak eve döndük.

Bugün dışarıda olacağım, akşama da konsere gideceğiz, iyi bir hafta sonu olsun...

 

Yorumlar

  1. Ben de üzülüyorum Mart kapıdan baktırırsa diye, ama onlar buluyorlar bir yolunu, bizden daha iyi biliyorlar bence. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen Sevin Abla biliyorlardır tabi, aslında o tavrı tam tarif edemedim garip bir tavır o, üzülmek değildi yani:(

      Sil

Yorum Gönder