03 Ocak


 Sabah yine alarm sesiyle uyanıp, on dakika erteledim. Artık içimdeki saatle uyanma hissiyatına veda etme zamanı geldi anladığım kadarıyla. Sabah meditasyonu, çamaşırlar makineye , kahvaltı derken Efes' in ilk çişini dışarıda yakalamanın mutluluğu... Ne güzel bir sabah, hava yağmakla yağmamak arası kararsızmış gibi görünse de, ben anladım avanak avında. Olsun dedim havhavıma, eriyecek halimiz yok ya. Havhavım günlük rotamızı şaşırıp yazın gezdiğimiz rotaya sürükledi bizi, o ara pıt pıt yağmaya başladı, bizimkinin kocaman elizbethi var yüzüne yağmur düşmüyor:) Yokuşu çıktık nasıl olsa yağmur hızlanınca yokuş aşağı koşarız diye düşünürken, güneş çıktı. Vaktidir deyip kulaklıklarımı çıkarttım, bu sabah müzik olsun kulaklarımda, bastım playliste, oh mis gibi oldu. Dön dolaş beş kilometreyi tamamlamış, biraz çamura batmış vaziyette eve döndük. Efes' in ayakları, göbüşü yıka, kurut, ardından banyoyu temizle, bir iki telefonu yanıtla, maillere bak, öğlen oldu.  Hazır Bilge severek yerken yapmalı diyerek ocağa bamya koy. Üzerine bol limonu yeni aldığım metal limon sıkacağıyla sık, ay ne iyi ettim de aldım bunu de. Akşam Koca' nın tencerenin kapağını açıp bamyaları görünce ki surat ifadesini hayal et, hınzırca gülümse...

Kitaba gelince Bunu Kimseye Anlatma /Deniz Eldam aslında kafam pek öykü okuma kıvamında değildi şöyle bir bakayım derken, yarılamışım. Güzel öyküler, uçup gitmiyor zihninizden. 
Akşam yatmadan evvel bitirdim, güzel bir tat bıraktı. E kitap olarak okudum Storytel' den. Hala geçen aydan (hatta yıldan)yarım kitabım var bugün onunla takılayım, yarın yeni kitaba başlarım...

Yorumlar